DİĞER
“Proust çok zeki, müthiş engin, gayet keyifli bir yazar. Anlatısının pek eğlendirici olmasına karşın, ne hikmetse hakkında yazılanların çoğu fena halde sıkıcı. Prendergast’ın kitabı ise insanın içini açıyor. Şevkle ve zevkle yazılmış. Lezzetli ve merak tahrik edici bir kitap...”
“Yurt ve dönüş – iyi ama bizim yurdumuz, evimiz neresi? Evimiz olan yer mi yoksa kendimizi evimizde hissettiğimiz yer(ler) mi? Peki insanın kendine ikinci bir hayat, “ilk evren”den uzak bir “ilk evren” kurma imkânı? Mümkün mü böyle bir şey? Adımızı değiştirdiğimizde kendimize ikinci bir hayat armağan etmiş olur muyuz?”
"Georges-Arthur Goldschmidt'in otobiyografik romanı Worlds of Difference'ın sırtını dayadığı tarihsel ve sosyolojik arka plan İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde Avrupa’daki tüm Yahudi nüfusu derinden sarsan ve nerdeyse tamamen yok eden Holokost deneyimi..."
"Felsefenin henüz bilim tarafından çözülmemiş problemlerden ibaret olduğu, bilimin sınırları genişledikçe felsefenin sınırlarının daralacağını ileri sürenler hâlâ bulunmakta. Bilim dediğimiz şeyin felsefeden doğduğu açıktır, tarihe bakıldığında pek çok felsefi problemin bilimsel gelişmelerle artık problem olmaktan çıktığı da görülebilir – ama bütün felsefe?"
"Perec'in düşkün olduğu gündelik detaylar üzerinden gider anlatı. Öyle yıldızlar altında büyük varlık böbürlenmeleri falan yoktur. Uyuyan Adam çatı katındaki odasında yatağına, duvardaki çatlaklara, kahve fincanının kenarındaki izlere, içeri giren güneşin oluşturduğu şekillere, penceresinden görünen çatıların desenlerine, yan odadan gelen seslere, kayalara, ağaçlara dikkat kesilir."
Gönüllü karantina günlerinde eve kapanmışken, hem yaptığı seyahatler hem de seyahatin kendisi hakkında düşüneduran Osman Tümay, eskiden uzak diyarlarda gezer ya da İstanbul sokaklarında gezinirken çekmiş olduğu fotoğraflar eşliğinde, edebiyatın içinde, seyahatnamelerin arasında dolaşıyor…
Georges Didi-Huberman’ın yazdığı Kabuklar'ın bize anlatacağı çok şey var, “eğer [biz de bir gün] birkaç parçayı toplamak için eğilmeye razı olursak” tabii...
Georges Méliès'nin pek bilinmeyen Korkunç Türk Cellat filminde “Türk” kıyafetli bir cellat dev bir yatağanla yine aynı kıyafetli dört kişinin kafalarını kesiyor. Ama korkunç değil, komik bir hikâye anlatılıyor
Fransız yönetmen Claude Lanzmann, 5 Temmuz 2018 tarihinde aramızdan ayrıldı. Yahudi soykırımını ele aldığı Shoah adlı belgeseli, yönetmenin başyapıtı. Cem İleri'nin Okurun Belleği kitabından Lanzmann'la ilgili bir bölümü sizlerle paylaşıyoruz
Manhattan’da Üç Oda’da cinâyet yok, silâh yok, kâtil, ipucu yok, kanıt, polis yok, aşk var. İnişli çıkışlı bir aşk; sert bir fırtına desek yeridir...
Mekân Feşmekân, "bir mekân kullanıcısının günlüğü"nü tutmak amacıyla yazılmış gibi görünse de her Perec metni gibi kurmacanın sınırlarında geziniyor
Cem İleri'nin kaleme aldığı, Georges Perec'in Mekân Feşmekân kitabının sonsözü K24'ün tadımlık sayfalarında...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık